Kripto paralar her ne kadar 13 yıldır hayatımızda olsalar da bu süreçte sektörde birçok şok edici olay gerçekleşti. Bu yazımızda kripto para piyasasındaki en önemli 8 olaya yer vereceğiz.
Kripto para piyasası oldukça dinamik bir sektör. Sürekli olarak yeniliklerin ve fiyat dalgalanmalarının yaşandığı kripto para sektöründe bazı olaylar tüm sektörde şok etkisi yaratma potansiyeline sahip. Yeni ortaklıklardan büyük çöküşlere kadar birçok olay bugüne kadar kripto para piyasasında fiyat dalgalanmalarına yol açtı. Elbette sektörün paydaşları da bu fiyat dalgalanmalardan nasibini aldı.
Bu yazımızda kripto para piyasasında derin izler bırakan ve kripto para tarihini şekillendiren sekiz anormal olaya yakından bakarak hafızalarımızı tazeleyeceğiz.
Şubat 2014: Mt. Gox Hack’i
2014 yılında dönemin en büyük kripto para borsası bir anda faaliyetlerini durdurdu, web sitesi kapandı ve borsanın Twitter hesabı bir anda ortadan kayboldu. Kripto para sektöründe şok etkisi yaratan bu olay, 2014 yılının Şubat ayında gerçekleşti. Bitcoin o dönemde henüz emekleme aşamasındaydı ve Mt. Gox da sektörün en büyük kripto para borsası konumundaydı. Mt. Gox hack’i kripto para tarihindeki en efsanevi olaylardan biri olarak kayıtlara geçti.
Mt. Gox platformu 2007 yılında ABD’li bilgisayar programcısı Jed McCaleb tarafından başlatıldı. “Magic: The Gathering Online Exchange” adlı Mt. Gox platformu başlangıçta popüler fantezi oyunu için bir kart borsası olarak faaliyet gösteriyordu. Ancak 2010 yılıyla birlikte Bitcoin işlemlerine odaklanan Mt. Gox kısa bir süre içerisinde sektörün en büyük Bitcoin borsasına dönüştü.
O tarihlerde Bitcoin satın almak, satın alacak bir platform bulmak oldukça zordu. Öyle ki Bitcoin’ler pizza, tişört gibi ürünlerle takas ediliyordu. Mt. Gox’un Bitcoin alım satımı için kullanımı kolay bir platform geliştirmesiyle işler bir anda değişti. Mt. Gox kısa bir süre içerisinde başarıya ulaştı ve dünyanın en büyük Bitcoin borsası oldu. O dönemde Bitcoin işlemlerinin büyük bir kısmı Mt. Gox borsasında gerçekleşiyordu.
2011 yılında Mt. Gox el değiştirdi ve kurucu Jed McCaleb borsayı, platformun CEO’su Mark Karpales’e sattı. Satışın ardından Mt. Gox’ta ilk hack vakası gerçekleşti. Mt. Gox denetçisinin bilgisayarına erişim sağlayan siber saldırganlar Bitcoin fiyatını 0.01 dolar olarak değiştirdi ve o fiyattan yaklaşık 2.000 BTC satın aldı. Bu Bitcoin’lerin hiçbiri iade edilmedi.
2011 yılındaki hack’lenme vakasının ardından Mt. Gox, güvenliği sağlamak için soğuk cüzdan çözümleri de dahil olmak üzere bazı önlemler alarak harekete geçti. Keşke Mt. Gox’un yönetim ekibi bu önlemin uzun vadede borsayı korumak için yeterli olmayacağını fark edebilseydi.
2011 yılında hack’lenmesine rağmen Mt. Gox güçlenmeye devam etti. 2013 yılına gelindiğinde Mt. Gox tüm BTC işlemlerinin %70’inden fazlasını gerçekleştiriyordu. Böylelikle Mt. Gox dönemin en büyük kripto para borsası haline geldi. Ancak her ne kadar işler yolunda gibi görünse de perde arkasındaki sorunlar gizleniyordu.
2013 yılının Mayıs ayında Coinlab eski iş ortağı Mt. Gox’a sözleşme ihlali iddiasıyla 75 milyon dolarlık tazminat davası açtı. Aynı dönemde ABD İç Güvenlik Bakanlığı da ülkede lisanssız bir şekilde faaliyet gösterdiği için Mt. Gox’a yönelik soruşturma başlattı.
Bu gibi sorunlar artık Mt. Gox’ta işlerin yolunda gitmediğinin sinyallerini veriyordu. 2014 yılının Şubat ayında teknik nedenlerden ötürü para çekme işlemlerini durdurdu. Haftalar boyunca para çekme işlemleri aktif edilmedi ve sonrasında Mt. Gox faaliyetlerini askıya aldı, web sitesinin ve resmi Twitter hesabını kapattı.
Takip eden günlerde Mt. Gox’un tarihteki en büyük kripto para saldırısının kurbanı olduğu açıklandı. Hacker’ların Mt. Gox’taki kullanıcı cüzdanlarından 744.408 BTC ve borsanın cüzdanlarından 100.000 BTC’yi çaldığı duyuruldu. Çalınan Bitcoin’ler o dönemde 473 milyon dolar değerindeydi.
Bu olayın ardından BTC fiyatı sert bir şekilde düştü ve kripto paralara olan güven azaldı. Mt. Gox, ABD ve Japonya’da iflas koruma başvurusunda bulunmasıyla kripto para tarihinde bir dönem kapandı. Yıllar sonra yapılan araştırmalarda Mt. Gox’un hack’ten önce halihazırda iflas etmiş olduğu, çalınan BTC’lerin zaten kötü bir durumda olan borsaya son darbeyi vurduğu ortaya çıktı.
Mt. Gox’un iflas süreci yıllar sürdü ve bu süreci davalar ve soruşturmalar takip etti. Mt. Gox alacaklılıları ve yatırımcılar fonlarının iadesi ve tazminat talebiyle çeşitli davalar açtı. Borsanın sahibi Mark Karpales ciddi suçlamalarla karşı karşıya kaldı. Aradan yaklaşık 10 yıl geçmesine rağmen Mt. Gox mağdurları hala fonlarına kavuşmak için bekliyor.
Mt. Gox hack’i kripto para piyasasının ilk yıllarında yaşanan olumsuzlukları hatırlatan önemli derslerden biri. Öyle ki bu olay kripto para ekosisteminde güven inşa etmek için güvenlik, düzenleme ve şeffaf operasyonlar yürütmenin önemini gösteriyor. Aradan geçen yaklaşık 10 yıllık süreçte kripto para piyasası önemli yol katetti. Ancak Mt. Gox’un etkisi hala devam ediyor ve sektörün bugününü ve yarınlarını şekillendiriyor.
Ağustos 2017: Bitcoin Cash Hard Fork’u
Yıllar içerisinde Bitcoin, geleneksel finans’taki sınırlamalara çözüm getirme vaadiyle büyük bir popülerlik kazandı. Ancak Bitcoin’in de kendine has sorunları yok değildi.
Bu sorunlar Bitcoin’in popülaritesi arttıkça daha da göze çarpmaya başladı. Özellikle uzun işlem süreleri ve yüksek işlem ücretleri gibi sorunlar nedeniyle Bitcoin eleştirilere maruz kaldı. Bu sorunlar, Bitcoin blok boyutunun 1 megabayt (MB) ile sınırlandırılmasından kaynaklanıyordu. Ağdaki işlem sayısının, ağ kapasitesini aşması sonucunda “Bitcoin Cash” ortaya çıktı.
2017 yılının Ağustos ayında Bitcoin geliştiricileri arasındaki görüş ayrılıkları sonucunda hard fork’a gidildi. Hard fork, bir blockchain ağını iki farklı zincire ayıran bir yazılım yükseltmesi olarak özetlenebilir. Hard fork sonucunda bir grup geliştirici ağdaki mevcut kuralları korumayı sürdürürken diğer grup ise ağda kendi kurallarını uygulamak için ayrılır.
O dönemde geliştiricilerin ve madencilerin çoğu Bitcoin’de ölçeklenebilirliği arttırmak için Segregated Witness’ın (SegWit) konsensus katmanının ağa eklenmesini istiyordu. Ancak herkes bu konuda aynı fikirde değildi. Bazıları bu güncellemenin gerçekleştirilmesini istemedi. SegWit, işlemleri iki segmente ayırıp blok üzerindeki ağırlıklarını azaltarak ve tek bir bloğa daha fazla işlemin sığdırılmasına olanak sağlıyordu.
Fikir birliği sonucu Bitcoin’de 478.558 numaralı blokta hard fork’a gidildi. Yeni fork’lanan ağ, Bitcoin’in blok boyutunu 1 MB’den 8 ile 32 MB arasında bir değere yükselterek ölçeklenebilirlik sorunlarını çözmeyi amaçladı. Bu artışla birlikte her bir blokta daha fazla işlemin doğrulanması kolaylaştı. Öyle ki Bitcoin ağı saniyede 100’ü aşkın işlemi işleme kapasitesine ulaştı.
Bitcoin Cash tıpkı Bitcoin gibi 21 milyonla sınırlı arza sahip ve aynı konsensüs algoritmasını kullanıyor. Ancak bu benzerliklere rağmen Bitcoin Cash, Bitcoin kadar ilgi çekmedi. Şu anda 2,2 milyar dolarlık piyasa değerine sahip olan Bitcoin Cash, en değerli ilk 30 kripto para arasında yer alıyor.
Mart 2020: Covid-19 Çöküşü
Enflasyona karşı güvenli liman olarak kabul gören Bitcoin birçok kişi tarafından “dijital altın” olarak adlandırılıyor. Ancak Bitcoin, 2020 yılında bu beklentilere yanıt vermekte zorlandı. 2020 yılına 7 bin dolar seviyesinde başlayan Bitcoin’in altı hafta içerisinde 10.000 dolara kadar yükseldi. Fakat COVID-19 pandemisinin patlak vermesinin ardından Bitcoin 4 bin doların altına geriledi.
Analistler, Bitcoin’deki bu düşüşün COVID-19 salgınının küresel piyasalar üzerindeki etkisi nedeniyle gerçekleştiğini açıkladı. Bitcoin’de yaşanan bu sert düşüş, varlığın güvenli liman olup olmadığının sorgulanmasına yol açtı.
Mart 2021: Beeple’ın NFT’si 69 Milyon Dolara Satıldı
2021 yılında kripto para piyasasında NFT çılgınlığı patlak verdi. NFT’ler kripto para piyasasında yeni bir sektör olarak ortaya çıktı ve tüm dünyada büyük ilgi gördü. NFT’ler ilk olarak 2014 yılında ortaya çıksa da popülaritesi 2021 yılındaki boğa sezonunda artışa geçti. Kısa bir süre içerisinde ana akımda en çok konuşulan konulardan biri haline gelen NFT’ler, kripto paralar konusundaki farkındalığı da önemli ölçüde arttırdı.
Bu noktada hiç kimse bir NFT’nin 69 milyon dolarlık astronomik bir fiyata alıcı bulacağını tahmin edemezdi. Ancak Beeple’ın NFT’si düzenlenen bir müzayedede 69 milyon dolara satıldı.
2020 yılının 4. çeyreğinde Beeple olarak bilinen Mike Winkleman’ın bu eseri için aldığı en yüksek teklif 100 dolardı. İlk NFT koleksiyonunu 2020 yılının Ekim ayında piyasaya süren Beeple’ın koleksiyonundaki her bir NFT, 66 bin doların üzerinde bir fiyata satıldı. Daha sonra bir dizi NFT müzayedesi düzenleyen Beeple, NFT sektöründeki en önde gelen isimlerden birine dönüştü.
Beeple’ın 69 milyon dolarlık NFT satışı, Shakespeare’in bilinen tek portresi ve Leonardo da Vinci’nin son keşfedilen tablosu gibi dünyanın en ünlü sanat eserlerinden bazılarını açık arttırmasının gerçekleştirildiği 257 yıllık bir geçmişe sahip ünlü bir müzayede evi olan Christie’s’de gerçekleşti. Beeple’ın Christie’s’deki müzayedesi hem kripto para toplululuğundan hem de ana akımdan büyük ilgi gördü.
Beeple, “Everydays: The First 5000 Days” adlı NFT’sini, 13 yıllık kariyerindeki eserlerinin kolaj haline getirerek oluşturdu. Bu NFT için müzayede tam iki hafta sürdü ve sonunda “Everydays: The First 5000 Days” adlı eser 69,3 milyon dolar karşılığında satıldı. Böylelikle Beeple, en ünlü üç NFT sanatçısından biri olarak sektördeki yerini sağlamlaştırdı.
Haziran 2021: Bitcoin, El Salvador’un Yasal Para Birimi Oldu
9 Haziran 2021’de Orta Amerika ülkesi El Salvador, Bitcoin’i yasal para birimi olarak kabul etti. El Salvador Başkanı Nayib Bukele tarafından açıklanan bu tarihi kararla birlikte Bitcoin ilk kez resmi para birimi olarak tanınmış oldu.
Çin’de kripto paraların tamamen yasaklandığı, birçok ülkenin kripto paralara yönelik baskısını arttırdığı bir dönemde El Salvador’un bu hamlesi büyük ilgi gördü. Ülkede Bitcoin Yasası’nın faaliyete girmesiyle Bitcoin kullanıcılarına çeşitli avantajlar sağlandı.
El Salvador’un bu hamlesine ilk tepki gösterenler küresel finans kuruluşları ve ekonomi uzmanları oldu. IMF, El Salvador’a Bitcoin’i yasal para birimi olarak kabul etme hamlesinden vazgeçmeye davet etti. Dünya Bankası da çevresel sorunlar ve şeffaflık konularındaki endişeleri dile getirdi.
Buna rağmen El Salvador Başkanı Bukele, ülkenin yenilenebilir jeotermal enerji kaynaklarını Bitcoin madenciliği için kullanma planlarını açıkladı ve ülkedeki şirketleri maaş ödemeleri için BTC kullanmaya davet etti.
2021 yılının Eylül ayında El Salvador, 200 BTC satın alarak Bitcoin’e yatırım yapan ilk ülke olarak tarihe geçti. Takip eden yıllarda El Salvador daha fazla BTC satın almaya devam etti. Şu anda El Salvador’un rezervlerinde 2.380 BTC bulunuyor. El Salvador, yüksek fiyat dalgalanmalarına rağmen Bitcoin’e desteğini sürdürüyor.
Ekim 2021: Shiba Inu’nun Boğa Koşusu
Kripto para topluluğu astronomik yükselişlere alışık. Benzer bir yükseliş 2021 yılında memecoin Shiba Inu’da (SHIB) yaşandı. Shiba Inu’da yaşanan yükseliş kripto para tarihindeki en kayda değer yükselişlerden biri olarak hafızalara kazındı.
Dogecoin’in başarısı pek çok yeni memecoin’in ortaya çıkmasına yol açtı. Shiba Inu (SHIB) de bunlardan biri. 2020 yılında merkezsiz topluluk oluşturma deneyi olarak geliştirilmeye başlanan Shiba Inu (SHIB), 2021 yılının Ocak ayında piyasaya sürüldü. Başlangıçta SHIB fiyatı o kadar ucuzdu ki 1 dolara 13,6 milyardan fazla SHIB alınabiliyordu. SHIB o dönemde 0,000000000073 dolardan işlem görüyordu.
Zaman içerisinde Shiba Inu’nun popülaritesi arttı. Hızlı bir şekilde kâr etmek isteyen birçok kişi Shiba Inu’ya akın etti. Shiba Inu’nun popülaritesindeki artış, fiyata da yansıdı. Kısa bir süre içerisinde önde gelen borsalarda listelenen Shiba Inu, yatırımcıların kaçırma korkusuna (FUD) kapılmasına yol açtı.
2021 yılının Ekim ayına kadar SHIB fiyatı %100.000.000’luk astronomik bir büyüme kaydetti. Bu yükselişin nedenlerinden biri de Shiba Inu’nun merkezsiz borsası ShibaSwap’in 2021 yılının Temmuz ayında piyasaya sürülmesiydi. Bu gelişme SHIB’in likiditesini arttırdı, yatırımcıların SHIB’lerini stake ederek pasif gelir elde etmelerinin önünü açtı. Böylelikle Shiba Inu yatırımcıları SHIB’lerini uzun vadede ellerinde tutmaları için teşvik edildi.
Her ne kadar SHIB fiyatı 2021’deki ATH’sinden bu yana ciddi değer kayıpları yaşasa da yatırımcılar umutlarını canlı tutmaya devam ediyor. Her ne kadar yakın gelecekte SHIB’de yeniden böyle bir astronomik yükselişin gerçekleşmesi zor olsa da gelecekte neler olacağını kimse tahmin edemez.
Mayıs 2022: Terraform Labs/Do Kwon Fiyaskosu
Stabilcoin’ler, sabit fiyatları nedeniyle kripto para piyasasında güvenli liman görevi görüyor. Ancak 2022 yılının Mayıs ayında yaşanan Terraform Labs çöküşü, stabilcoin’lere yönelik riskleri ortaya çıkardı.
Terra blockchain’i bir ödeme altyapısı geliştirmek için algoritmik stabilcoin’lerin gücünden yararlanıyordu. Başlangıçta Terra ekosisteminin yerel kripto para birimi LUNA ve algoritmik stabilcoin’i UST oldukça ihtişamlı günler geçirdi.
UST’nin değeri rezerv varlıklar yerine akıllı sözleşme tabanlı bir algoritma aracılığıyla sağlanıyordu. Böylelikle kullanıcıların’lerini piyasa fiyatlarından bağımsız olarak LUNA’yı UST ile 1:1 oranında sorunsuz bir şekilde takas edebiliyordu. UST talebi azaldığında ve fiyatlar 1 doların altına düştüğünde, UST sahipleri token’lerini LUNA’ya dönüştürebiliyordu.
Ancak anonim bir cüzdanın 500 milyon dolar değerinde UST satışı yapmasıyla işler bir anda ters gitmeye başladı. Bu satışın piyasa dalgalanmalarından mı yoksa kötü niyetle mi gerçekleştirildiği henüz aydınlatılamadı. UST’nin değerini rezervleriyle koruyan Luna Foundation Guard (LFG), UST’nin dolar sabitini korumak için bir anda BTC rezervlerini sattı.
Ancak bu çabalar bir işe yaramadı ve UST fiyatı bir anda çöküşe geçti. UST’nin değer kaybettiğini gören yatırımcılar akın akın satış yapmaya başladı ve sonuç olarak LUNA %99,9 oranında değer kaybetti. Terraform Labs ekosisteminin çöküşü kripto para piyasasını ciddi anlamda olumsuz etkiledi. Stabilcoin’lerde 26 milyar dolarlık, kripto para piyasası genelinde ise 700 milyar dolarlık değer kaybı yaşandı.
Sonuç olarak Terraform Labs ekosisteminin çöküşüyle birlikte Güney Kore’de projeye ve kurucu ortaklarına yönelik sayısız dava açıldı. Mağdurlar Terraform Labs kurucusu Do Kwon’un mal varlığına el konulmasını talep etti. Bu gelişmelerin ardından Güney Kore Hükümeti Do Kwon’u ifade vermeye çağırdı.
Yaklaşık 1 yıl boyunca yetkililerden kaçmayı başaran Do Kwon, 23 Mart’ta Karadağ’ın başkent Podgorica’daki havalimanında sahte belgelerle başka bir ülkeye kaçmak üzereyken yakalandı. Do Kwon Karadağ’da belgede sahtecilik suçlamasıyla yargılanıyor.
Kasım 2022: SBF/FTX Fiyaskosu
2022 yılının Kasım ayında Sam Bankman-Fried’ın kurucusu olduğu FTX çöktü.
Sektörün önde gelen figürlerden biri olan Sam Bankman-Fried (SBF), kripto para piyasasının Bill Gates’i olarak anılıyordu. Kripto paraların ana akımda benimsenmesi konusunda ön ayak olan 31 yaşındaki girişimcinin adı kurucusu olduğu FTX’le özdeşleşti ve sektördeki etkisini de bir o kadar arttırdı.
FTX 2019 yılında kuruldu ve agresif pazarlama taktileri ve avantajlı işlem ücretleri sayesinde kısa sürede büyük bir popülariteye ulaştı. FTX, geleneksel bankacılık ürünlerine kıyasla çok daha yüksek getiriler vadeden kripto para ürünlerini piyasaya sundu. FTX’in Super Bowl, Miami Heat ve Coachella ortaklıkları borsanın ana akımda bilinirliğini arttırdı.
Sam Bankman-Fried, Blockfolio, LedgerX ve Liquid Global gibi yüksek profilli şirketleri satın alarak sektördeki hakimiyetini arttırmayı amaçladı. 2022 yılının Ocak ayında risk sermayesi şirketlerinden 2 milyar dolar yatırım alan FTX’in değerlemesi böylelikle 32 milyar dolara ulaştı. O dönemde FTX, dünyanın en büyük üçüncü kripto para borsası konumundaydı.
Geride bıraktığımız yılki Terraform Labs çöküşünden olumsuz etkilenen şirketleri kurtarmak için harekete geçen Sam Bankman-Fried, sektörün beyaz atlı prensi olarak anılıyordu. Sam Bankman-Fried, zor durumdaki şirketlerin kurtarılması konusunda önemli bir rol oynadı. SBF’nin bu çabaları topluluktan geniş çapta destek gördü.
Ancak işler 2022 yılının Kasım ayında bir anda değişti. CoinDesk’te yayınlanan bir raporla Alameda Research’ün bilançosu sızdırıldı. Raporda Alameda Research’ün korkunç bir mali durumda olduğunun ortaya çıkmasıyla FTX’i iflasa götüren süreç başladı.
Alameda Research’ün bilaçosunda FTX’in FTT token’i, Solana’nın SOL token’i, 9 milyar dolarlık yükümlülük, 900 milyon dolar varlık ve 8 milyar dolar negatif bakiye bulunduğu ortaya çıktı. Soruşturmalar neticesinde FTX’in kendi ihraç ettiği FTT token’leri Alameda Research’ün bilançosunda teminat olarak kullandığı, yatırımcılardan topladığı fonları ise farklı yatırımlara yönlendirdiğini tespit edildi.
CoinDesk’te yer alan raporu gören Binance CEO’su Changpeng Zhao, borsasının rezervlerindeki 500 milyon dolarlık FTT’leri satacağını açıkladı. Binance’in FTT satması piyasada da bir panik yarattı ve token’in değeri bir anda ciddi düşüş yaşadı. Kısa bir süre sonra FTX para çekme işlemlerini durdurdu ve bu gelişme kripto para piyasasında şok etkisi yarattı.
FTX’in 14 Kasım’da iflas başvurusunda bulunmasıyla Sam Bankman-Fried sektördeki tüm cazibesini kaybetti. FTX’in kardeş ticaret şirketi Alameda Research’ün bilançosunun korkunç bir durumda olduğunu gösteren raporun ardından FTX’in ve Sam Bankman-Fried’ın müşterilerini ve yatırımcılarını dolandırdığı ortaya çıktı.
Changpeng Zhao, FTX’i kurtarmak için bazı girişimlerde bulundu. O dönemde Binance’in FTX’i satın alacağı iddia ediliyordu. Ancak Changpeng Zhao, FTX’in bilançosunu incelediklerini ve müşteri fonlarının yasa dışı kullanımı nedeniyle satın alma anlaşmasından vazgeçtiklerini açıkladı.
FTX’in çöküşü kripto para piyasasının tümünü olumsuz etkiledi. BlockFi gibi çok sayıda şirket, FTX’in iflasının ardından para çekme işlemlerini durdurdu. Bu şirketlerin çoğu daha sonrasında iflas koruma başvurusunda bulundu. FTX’e yatırım yapan CoinShares, Galaxy Digital, BlackRock gibi birçok şirket milyarlarca dolar zarar etti. FTX’in yatırım yaptığı birkaç proje de sorunlarla karşı karşıya kaldı.
FTX’i kurtarmayı başaramayan Sam Bankman-Fried istifa etti. FTX’te CEO’luk kultuğuna John J. Ray III atandı. FTX’in pazarlama çalışmalarında yer alan Naomi Osaka ve Tom Brady’nin gibi ünlü isimlere de toplu davalar açıldı.
12 Aralık’ta Bahamalar’da tutuklanan Sam Bankman-Fried kısa bir süre sonra ABD’ye iade edildi. Sam Bankman-Fried, şu anda ABD’de kara para aklama, menkul kıymet dolandırıcılığı gibi çeşitli suçlamalarla karşı karşıya.
FTX’in iflasının ardından Miami Heat gibi borsanın birçok ortağı, işbirliği anlaşmalarını feshetti. Birleşik Krallık, FTX’in iflasının ardından kripto para sektörüne yönelik sıkı düzenlemeler uygulama planlarını açıkladı.
2023 yılının Nisan ayında yayınlanan verilere göre FTX’in iflas avukatları borsanın kaybolan fonlarının 7 milyar dolarlık kısmını geri almayı başardı. Bu fonlar, iflastan olumsuz etkilenen 150.000’i aşkın FTX kullanıcısına dağıtılacak.
SBF ve FTX fiyaskosuna rağmen kripto para sektörü gelecekte benzer vakaların meydana gelmesini engellemek, sektördeki istikrarı ve güveni yeniden tahsis etmek için çalışmalarını sürdürüyor.
Sonuç
Bu yazımızda yer verdiğimiz gelişmelerden bazıları kripto para piyasasını olumsuz etkilese de sektörün her zaman ayağa kalkmanın bir yolunu bulduğunu ve bu olaylardan dersler çıkarılması gerektiğini hatırlatalım.
Bu olayların büyük bir kısmı, kripto para sektörü olgunlaşmaya devam ettikçe sektörün ihtiyaçlarını vurgulayan deneyimler olarak tarihte yerini aldı.
Kripto para piyasası bir sonraki boğa sezonuna hazırlanırken sektörde bir daha benzer vakalarla karşı karşıya kalmamak için hatalardan ders alınması ve gelecekteki olası olumsuz durumlara karşı hazırlıklı olunması gerekiyor.
Peki siz yukarıdaki olaylardan hangilerine şahsen tanık oldunuz?